Genç Akademisyenlerin Gözünden Akademik Kimlik İnşasının Önündeki Engeller

Archer (2008), bu makale ile birlikte, günümüzdeki akademik kimliklerin doğasını ve oluşumunu ele alarak genç akademisyenlerin kimlik oluşturma sürecini anlamamıza yardımcı olmaktadır. 

Birleşik Krallık üniversitelerindeki ‘genç’ akademisyenlerden oluşan bir örneklemle yapılan görüşme verilerine dayanarak, bu akademisyenlerin kendilerini ‘özgünlük’ ve ‘başarı’ kavramlarıyla ilişkili olarak nasıl konumlandırdıklarını (ve dolayısıyla konumlandırılmayı nasıl deneyimlediklerini) ele almaktadır. 

Sekiz genç akademisyenle (yaklaşık 35 yaş ve altı) yapılan bu çalışmada katılımcılar, çeşitli Birleşik Krallık üniversiteleri ve konu alanlarından kişisel bağlantılar yoluyla seçilmiş ve hem öğretim/araştırma hem de sadece araştırma sözleşmeleriyle çalışanları içermiştir.

Makale ilk olarak akademik olarak özgün hissetmeme durumunun arkasındaki faktörleri ve sonrasında da özgün olma ve başarı yolundaki göstergeleri genç akademisyenlerin perspektifinden ele almaktadır.

Genç Akademisyenlerin Akademik Özgünlük Durumunu Deneyimleme Biçimleri

Çalışmaya katılan tüm genç akademisyenlerin en az bir kez akademi içinde ‘özgün olmama’ hissi yaşadıklarını (ya da öyle konumlandırıldıklarını) belirtmeleri dikkat çekicidir. Bu özgün olmamanın başlıca nedenleri: (a) Performans odaklı değerler ve bu değerlerin gerektirdiği ‘doğru’ ürünleri üretme vurgusu, (b) ‘genç’ akademisyenler olarak yaşları, (c) ırksal/etnik kökenleri, sosyal sınıfları ve/veya cinsiyetleri ve (d) statüleri – bu özellikle sözleşmeli araştırmacılar için bir sorun olarak belirtilmiştir.

  • Akademik Özgünlük ve Performans Odaklı Değerler (‘doğru’ çıktıların üretilmesi)

Günümüzün ‘kurumsal’ üniversitelerinde, akademisyenlerden giderek daha fazla beklenen (ve talep edilen) temel ‘çıktılardan’ ikisi, araştırma (ve danışmanlık) için dış gelir elde etmek ve ‘yüksek kaliteli’ yayın üretmektir.

Genç akademisyenler kendilerinden düzenli olarak araştırma fonları için proje teklifi hazırlamalarının beklendiğini ve dış araştırma fonlarını kazanmanın hem kendi akademik kariyerleri hem de bölümlerinin ve kurumlarının ayakta kalması ve başarısı için gerekli olduğunu kabul etmişlerdir. Ancak tüm katılımcılar bu süreci gerçekten sevmediklerini, bu süreci genellikle tatmin edici olmayan ve ruhu yıpratan bir süreç olarak deneyimlediklerini belirtmişlerdir.

Katılımcılardan biri bir iş görüşmesinde öğretim becerilerine çok az önem verildiğini, doktorasını tamamlamak için harcadığı yılların da dikkate alınmadığını anlatmıştır. Bunun yerine, potansiyel bir akademisyen olarak toplam değerinin CV’sindeki yayın eksikliği üzerinden ölçüldüğünü ve değerlendirildiğini belirtmiştir.

Dolayısıyla, ‘iyi’, özgün akademik kimliğin belirli sonuçların (örneğin kurum dışı hibeler kazanmak, talep üzerine yayın yapmak) performansı üzerinden düşünülmesi, ‘özgünlüğün’ kırılganlığını ve istikrarsızlığını artırmaktadır. Başka bir deyişle, ‘başarılı’, özgün akademik kimlikler performans odaklı değerler içinde güvensiz, geçici ve riskli bir konuma getirilmektedir- özgün, başarılı bir akademisyen olarak görülme kapasitesi sıkı bir şekilde sınırlandırılmakta ve akademisyenin kendini sürekli olarak kanıtlamasına ( ‘doğru’ ürünleri üretmesine) bağlıdır.

  • Akademik Özgünlük ve Yaş

Bu bölümde katılımcılar yaşın akademide cinsiyet ve etnik köken gibi diğer sosyal kimliklerle nasıl kesiştiği ve akademik özgünlüğün sağlanmasında ne gibi zorluklara yol açtığı üzerinde durmaktadır. 

Genç akademisyenler, bilgi ve uzmanlığın kronolojik olarak edinilmesine değer veren bir sistem içinde kendilerini ötekileştirilmiş ve küçümsenmiş hissettiklerini ifade etmektedir. Başta akademisyen olmaktan ziyade öğrenci oldukları varsayımıyla karşı karşıya kalan kadınlar olmak üzere, genç olmalarının ciddiye alınmalarının önünde nasıl bir engel olarak algılandığının üzerinde durmuşlardır. 

Bu zorlukların üstesinden gelmek için genç akademisyenler, geleneksel akademik kıyafetlere mi uyum sağlayacaklarını yoksa kişisel tarzlarını mı ifade edeceklerini tartışarak çeşitli benlik çatışması sorunlarına değinmişlerdir. Akademik kimliklerini ortaya koyma çabalarına rağmen, genç ve özgün olmadıklarına dair algıların üstesinden gelmek için kendilerini sürekli kanıtlama ihtiyacı hissetmektedirler.

  • Akademik Özgünlük ve Irk, Sınıf, Cinsiyet

Bir önceki bölümde de belirtildiği gibi, genç akademisyenlerin ‘özgün olmama’ deneyimleri cinsiyet, etnik köken ve sosyal sınıf gibi kesişim noktalarıyla da birleşmiştir.

Bir katılımcı Asya kökenli olduğu için farklı muamele gördüğü çeşitli örnekleri anlatmıştır (örneğin, okuryazarlık becerileri ve yetenekleri hakkında olumsuz varsayımlarda bulunulması). 

Sınıf faktörü noktasıda işçi sınıfı kökenlilerin kendi alışkanlıkları ile akademinin orta sınıf alışkanlıkları arasındaki olası kopukluklardan bahsetmektedirler. Örneğin katılımcılardan bazıları ‘akademik’ kabiliyetlerinden emin olamadıklarından bahsetmiştir. Özellikle katılımcılardan biri baskın ‘sosyetik’ orta sınıf değerlerine kendini kabul ettirmeye çalışmak için çeşitli kişilerarası stratejiler benimsediğini anlatmıştır. Bu, konuşmasının ve etkileşim tarzının bilinçli bir şekilde yönlendirmesini ve kayda değer bir zaman ve çaba harcamasını içermektedir.

Cinsiyet konusu örneklemdeki hem erkekler hem de kadınlar tarafından gündeme getirilmiştir. Bu konuda katılımcılar akademideki erkek egemen değer ve uygulamalara dikkat çekmişlerdir. Ayrıca erkeklerin terfi ve başarı kazanma olasılıklarının daha yüksek olduğunu belirtmişlerdir.

  • Akademik Özgünlük ve İstihdam Durumu: Sözleşmeli Araştırmacılar

Sözleşmeli araştırma çalışanları, akademi içinde özellikle güvencesiz pozisyonlarda çalışmakta ve çok az stabilite ya da güvenceye sahip olmaktadır. Katılımcılar görüşmelerde belirsiz, kısa süreli sözleşmeli araştırma görevleriyle yaşamaya çalışmanın zorluğundan bahsetmişlerdir.

Sözleşmeli araştırmacıların ötekileştirildiği ve görünmez kılındığı mekanizmalar yalnızca açık olmakla kalmıyor (örneğin kısa dönemli sözleşme), aynı zamanda kurumların gündelik kültürlerine yerleşen sayısız ‘küçük eylem’ (web sitesinde dahil etmeme/ en altlarda yer verme) ve gündelik adaletsizlikle üstü kapalı bir şekilde hayata geçirilebilmektedir.

Genç Akademisyenlerin Gözünden Özgün Akademik Kimlik ve Başarının Göstergeleri

  • Başarının Göstergeleri

Katılımcılar yaptıkları işlerden memnun olmalarının, gün sonunda ortaya koydukları şeylerin kendileri için bir anlam ifade ettiklettiğini hissetmelerinin başarının önemli bir göstergisi olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca bazı katılımcılar mutlu olmanın, bir topluluğa ait hissetmenin de önemli bir faktör olduğunu belirtmişlerdir. Örneğin bir katılımcı bunu aşağıdaki şekilde ifade etmiştir: 

‘Bence bu tamamen sevdiğiniz şeyleri yapmakla ilgili. Kendinizi rahat hissettiğiniz ve insanlarla iyi ilişkiler kurduğunuz ortamlarda bulunmak’.

Mutluluğun önemine vurgu yapan bir katılımcı aşağıdaki ifadelerle bunu belirtmiştir:

‘sadece mutlu olmak, iyi bir iş hayatı dengesine sahip olmak, özel hayatımda mutlu olmak’

Bazı sözleşmeli araştırmacılar için ise başarının göstergeleri belli bir düzeyde otomasyona sahip olabilmek şeklinde ifade edilmiştir: 

‘nereye gideceğimi ve nereye gitmek istediğimi kontrol etmek’

  • Akademisyen Olmanın Göstergeleri

Katılımcılara kendilerini akademisyen olarak ‘hissettiren’ şeyin ne olduğu sorulduğunda ‘olmak’, ‘sahip olmak’ ve ‘yapmak’ şeklinde üç temel unsur tanımlanmıştır. ‘Akademisyen olmak’, entelektüel, eleştirel, bilgili ve kendini bilime adamış olmanın somutlaştırılmış nitelikleri ve uygulamaları üzerinden ele alınmıştır. Aynı zamanda etik, profesyonel ve saygılı olmayı ve işbirlikçi, dostane ve daha geniş bir akademik topluluğun parçası olmayı da içermektedir.

Akademik hissetmek aynı zamanda ‘yapmak’ – özellikle araştırma ile ilgili faaliyetlerde bulunmak – yoluyla da aktarılmıştır. Örneğin bir katılımcı başarılı bir şekilde yayınlar ve konferans bildirileri yazdığında/teslim ettiğinde kendisini daha akademik hissettiğini belirtmiştir. Örneğin başka bir katılımcı ‘derginin özel bir sayısının editörlüğünü yapmak, benim için çok akademik bir uğraş’ şeklinde bunu belirtmiştir. 

Kaynakça

Archer, L. (2008). Younger academics’ constructions of ‘authenticity’,‘success’ and professional identity. Studies in Higher Education, 33(4), 385-403. https://doi.org/10.1080/03075070802211729

Yorum bırakın