
AMAÇ VE ÇALIŞMA HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Loissel (2020) tarafından kaleme alınan bu makalede, “eLife” oluşumunun 2019 yılı sonlarında psikolojik destek sağlayan akademisyenlerle gerçekleştirdiği bir anket çalışmasının sonuçları paylaşılmıştır. Oluşum kendini “araştırmaları inceleme ve aktarma yollarını geliştirmeye adanmış, kar amacı gütmeyen bağımsız bir topluluk” olarak nitelendirmektedir. Grubun ana çalışmasının ise ruh sağlığı problemleri yaşayan meslektaşlarına destek sunan akademisyenlerin kendi deneyimlerini araştırmaktır. Makalede özellikle COVID-19 pandemisinin ışığında, akademide ruh sağlığı konusunun tartışılmasının aciliyeti vurgulanmaktadır. Bu yönüyle makalenin zamanlaması ve bağlamı ile akademik ruh sağlığı üzerine önemli çıkarımları okuyucuyla paylaştığı söylenebilir.
1500’ten fazla “psikolojik destek sağlayan” akademisyenle gerçekleştirilen ana çalışma, Loissel’in de dahil olduğu bir araştırma grubu tarafından eLife kapsamında bir rapor şeklinde ayrıca yayımlanmıştır (Loissel et al., 2020). Çalışmanın katılımcılarını daha önce en az bir kişiye psikolojik destek sağlamış akademisyenler oluşturmaktadır. Ulaşılan katılımcılar, doktora öğrencisi, doktora sonrası araştırmacı, araştırma grubu lideri, lisans veya yüksek lisans öğrencileri ve diğer akademik personeller gibi farklı gruplarda yer almaktadır.
BULGULAR
Loissel (2020) bu yazıda ele aldığımız makalede ana çalışmanın beş temel bulgusuna odaklanmıştır.
- “Aynı kariyer aşamasındakilerin birbirine daha sık destek olması”
Araştırmanın birinci bulgusu, akademik çevrelerde ruh sağlığı sorunlarıyla mücadele eden meslektaşlar arasında yaygın bir destek ağı olduğunu göstermektedir. Bu destek genellikle aynı kariyer aşamasındaki meslektaşlar arasında gerçekleşiyor ve hatta akademik grup liderleri bile resmi sorumlulukları olmayan meslektaşlarına yardım ediyorlar. Ancak, bu gayri resmi destek sisteminin tanınmaması veya yeterli kaynaklara sahip olmaması bir problem olarak ortaya çıkıyor. Özellikle erken akademik kariyer grubu liderleri, desteklenme ihtiyaçlarının görmezden gelindiğini belirtiyorlar. Bu nedenle, tüm ruh sağlığı destekleyicilerinin* tanınması ve desteklenmesi gerektiği vurgulanmaktadır. “Karmaşık ihtiyaçlar, karmaşık destek”
(* Orijinal metinde kısaca “supporters” olarak anılan araştırmanın katılımcıları, buradan itibaren “destekleyiciler” olarak anılmaktadır.)
- “Karmaşık ihtiyaçlar, karmaşık destek”
İkinci temel bulgu, akademik ortamlardaki karmaşık destek sistemi hakkında bilgi vermektedir. Destekleyiciler, yaygın olarak depresyon ve kaygı yaşayan fakat diğer bazı yüksek riskli durumlarla da karşı karşıya olan bireylere yardım ettiklerini belirtiyorlar. Bu sorunların ciddiyetine rağmen, destekledikleri birçok kişinin profesyonel yardım almadığını belirtiyorlar. Fakat kendilerinin sağladığı duygusal destek kapsamında yardım arayışını teşvik ettiklerini ve ruh sağlığını yönetme konusunda tavsiyelerde bulunduklarını belirtiyorlar. Bu destek ilişkileri genellikle uzun süreli olmakta ve akademik ortamlardaki destek ağının derinliğini göstermektedir.
- “Yeterince desteklenmeyen ama olumlu bir deneyim”
Katılımcıların çoğu akademideki diğer kişilere yardım etmenin olumlu ve ödüllendirici bir deneyim olduğunu düşünüyorlar ancak bunun duygusal olarak zorlayıcı ve stresli olduğunu belirtiyorlar. Öte yandan, birçoğu zorluklarla başa çıkma konusunda yetersiz hissediyor ve yanlış tavsiye vermekten korkuyor. Destekleyicilerin kendilerinin de büyük çoğunluğu duygusal destek ihtiyacı hissettiği halde, kurumların bu ihtiyacı yeterince karşılayamadığı görülüyor. Ana destek kaynakları ise akademi dışındaki aile ve arkadaşları oluyor. Pek çok destekleyici, yetersiz onay veya yardım karşısında kendini kızgın, yetersiz ve bitkin hissediyor. Yalnızca yarısı, başkalarını destekleme becerilerine güveniyor ve bunu kişisel ağlar üzerinden yürütüyor. Uygulamalı rehberlik bilgisi konusundaki eksiklik önemli bir sorun olarak vurgulanıyor. Çoğu destekleyici, profesyonellerden tavsiye ve akıl sağlığı eğitimi almak istiyor.
- “Belirli destek grupları belirli zorluklarla karşı karşıya”
Dördüncü temel bulgu, akademideki belirli destekleyici gruplar için, özellikle de kadınlar ve liderlik pozisyonlarına yeni başlayanlar, farklı zorluklar olduğunu gösteriyor. Kadınlar daha fazla duygusal gerginlik yaşıyor, destek için sıklıkla başvuruluyor ve kurumlarından yeterince değer görmediklerini hissediyorlar. Yeni başlayan liderler ise başkalarını desteklemenin işlerini önemli ölçüde etkilediğini düşünüyor. Ek olarak, birçok destekleyici yardım sağlarken kendi ruh sağlıklarıyla mücadele ediyor, bu durum da daha fazla kaynak ve tanınma ihtiyacının altını çiziyor. Deneyimlerin cinsiyete ve ruh sağlığı durumuna göre nasıl değiştiğini anlamak için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.
- “Yapısal engellerin destek sağlamayı zorlaştırması”
Beşinci ana bulguya göre, destekleyicilerin yaklaşık üçte biri yardım etmenin işlerini etkilediğini kabul ediyor ve yarısından fazlası bu iş için önemli miktarda zaman harcadığını belirtiyor. Ancak, sadece çok küçük bir yüzde, kurumlarının onların yaptıklarını takdir ettiğini veya desteklediğini belirtiyorlar. Bu kurumsal tanınmanın eksikliği, destekleyiciler arasında hayal kırıklığı ve tükenmişlik hissine yol açıyor. Ayrıca destekleyiciler, kişisel ruh sağlığı sorunlarıyla mücadele ettikleri veya toplumun damgalaması nedeniyle kişilere yaklaşmakta zorlandıkları zaman, ihtiyacı olanlara yardım etmek konusunda tereddüt yaşadıklarını belirtiyorlar. Ek olarak, araştırma topluluğunun hiyerarşik yapısı ve alakalı endişeler bazılarının destek sağlamasını engelliyor. Ayrıca, modern araştırma kültürünün yayın baskısı, kısa süreli sözleşmeler ve ağır iş yükleri gibi unsurları, destek sağlamayı zorlaştıran ve ruh sağlığı sorunlarını artıran elverişsiz bir ortam oluşturuyor. COVİD-19 salgını bu sorunları daha da şiddetlendirerek stres faktörlerini ve akademik personele yönelik talepleri arttırmıştır.
MAKALEDEN ÇIKARIMLAR
Kurumsal Destek ve Tanınma:
-Kurumlar, akademik topluluklarındaki resmi olmayan destek ağlarını kabul etmeli ve desteklemelidir.
-Grup liderlerinin yanı sıra tüm destek sağlayıcılar için eğitim oturumları ve sürekli destek gibi stratejiler uygulanmalıdır.
Yapısal Engellerin Üstesinden Gelme:
-Kurumlar, destek ilişkileri üzerindeki yapısal engellerin, özellikle de damgalama (stigmatization) ve iş yükü gibi etkilerini tanımalıdır.
-Hem destek sağlayanların hem de yardım arayanların ruh sağlığına değer veren ve destekleyen politikalar oluşturulmalıdır.
Cinsiyet Duyarlılığı:
-Kurumlar, mental destek sağlama rollerinde cinsiyet farklılıklarına duyarlı olmalı ve kapsayıcı bir şekilde teşvik sağlamalıdır.
-Kadınların destekleyicilik rolünde karşılaştığı ek zorluklar tanınmalıdır.
Liderlik Eğitimi:
-Yeni grup liderlerine, destek ilişkilerini etkili bir şekilde yönetme konusunda özel eğitimler sağlanmalıdır.
-Liderlere, başkalarına destek sağlarken kendi ruh sağlıklarını nasıl yönetecekleri konusunda beceriler kazandırılmalıdır.
Topluluk Farkındalığı ve Güçlendirme:
-Akademik topluluklarda bir destek kültürü teşvik edilmelidir.
-Destekleyiciler, kendilerini yalnız hissettiklerinde veya gerektiğinde kendilerine destek aramalarını sağlama konusunda motive edilmelidir.
Sürekli Araştırma ve Değerlendirme:
-COVID-19 pandemisi bağlamında destek ilişkilerini etkileyen faktörleri anlamak için daha fazla araştırma yapılmalıdır.
-Akademik ortamlardaki destekleyicilere yönelik ve ruh sağlığı sonuçlarını iyileştirmeyi amaçlayan müdahalelerin etkisi değerlendirilmelidir.
Kaynakça
Loissel, E., (2020) Mental Health in Academia: Shedding light on those who provide support. eLife 9:e64739. https://doi.org/10.7554/eLife.64739
Loissel, E., Tsang, E., Müller, S., Deathridge, J., Pérez Valle, H., Yehudi, Y., & Cheke, L.(2020). The experiences of those who support researchers struggling with their mental health. Apollo – University of Cambridge Repository. https://doi.org/10.17863/CAM.60247
