
Bir doktora adayı mısınız ve zaman zaman kendinize yaptığınız şeyin yeterince iyi olup olmadığını mı soruyorsunuz? Bazen araştırmanızın kalitesi hakkında şüpheleriniz oluyor mu? Bu utanılacak bir şey değil. Araştırmanızın standartlarını sorgulamak, nihayetinde çalışmanızın kalitesini artıran sağlıklı bir öz-düşünüm sürecinin bir parçasıdır. Bu blog yazısında, ne tür bir öz değerlendirme yapmanın faydalı olduğunu anlatacağız.
Yaptığınız şeyin yeterince iyi olup olmadığını ara sıra kendinize soran bir doktora adayı mısınız? Bazen araştırmanızın kalitesi hakkında şüpheleriniz oluyor mu? Doktoranızda önerdiğiniz şeyin yeterince özgün olup olmadığını merak ediyor musunuz?
Sizi temin ederiz ki bu konuda yalnız değilsiniz. Çalışmanızın kalitesi veya standartlarına ilişkin endişeler araştırmacılar arasında yaygındır.
Tek olmadığınızı fark etmek şimdiden yardımcı olabilir. Sorunu farklı bir açıdan görmenize yardımcı olabilir. Sizde doğuştan yanlış olan bir şeyler olduğunu düşünmeyi bırakın. Bunun yerine, araştırma ortamında veya bu ortamla etkileşim biçiminizde neyin sizde bu belirsizlik ve şüphe tepkisine neden olduğunu sorun. O zaman sorunu ele almaya ve daha uygun bir şekilde tepki vermeye açık olacaksınız.
Bu blog yazısıyla, kendi araştırmanızdan şüphe duymanıza neden olabilecek altta yatan mekanizmalar hakkında biraz daha fazla bilgi edinmenize yardımcı olmak istiyoruz ve sağlıklı şüpheleri gerçek imposter sendromundan nasıl ayırt edeceğinizi size aktaracağız.
Şiddetli rekabet ve araştırmada yüksek standartlar
Araştırma son derece rekabetçidir. Doktora önerilerinin çok küçük bir kısmı finanse edilir ve makalelerin ezici çoğunluğu da reddedilir. Yapılan hibe başvurularının çok azı fon alıp ve gerçek araştırma projelerine dönüşebilecektir. İş başvurusunda bulunan 80 ila 100 kişi arasından biri sonunda profesörlük unvanını alacaktır. Her aşamada ve tüm bilimsel arenalarda kıyasıya bir rekabet ve seçim söz konusudur. Kazananlar arasında yer almanın her zaman mümkün olmadığını kabul etmelisiniz. Kazananlar, daha önce birden fazla denemede başarısız olanlar olabilir.
Bunun dışında, etrafınızda inanılmaz derecede bilgili, yetenekli ve zeki insanlar var. Bu hale gelmeleri ve şu anda yürüttükleri araştırmayı gerçekleştirmeye yarayan yetenekleri geliştirmeleri yıllar süren sıkı bir çalışma gerektirdi. Akademik kariyerinizin başındasınız. Kendinizi profesörünüzle, grup liderinizle veya sorumlu araştırmacınızla kıyaslamayı bırakın. Beş, on ya da on beş yıl sonra siz de onların olduğu yerde olacaksınız!
Bilim, yeni bilgi arayışında, herkesin sürekli öğrenmesi ve gelişmesi gereken bir öğrenme ortamıdır. Bu harika ve bilimi bu kadar çok sevmenizin nedeni olsa da, aynı zamanda biraz korkutucu da olabilir. Bu öğrenme ortamının bir parçası olmak, herkesin kendine yaptıklarının yeterince iyi olup olmadığını ve daha da iyi hale getirmek için neler yapılabileceğini sorması gerektiği anlamına gelir. Bu, bilimi ileriye götüren şeyin bir parçasıdır.
Bir doktora adayı olarak kendinize yaptığınız işin yeterince iyi olup olmadığını sormanız gayet normaldir. Çalışmanızın kalitesi üzerine derinlemesine düşünmek gereklidir. Hatta çalışmalarınızda mümkün olan en yüksek standart için çabalamanın, becerilerinizi geliştirmeye ve daha iyi olmaya devam etmenin mükemmel bir yolu olduğunu söyleyebiliriz.
Sağlıklı öz değerlendirme ve bilgi üretimi
Sağlıklı bir öz değerlendirme, kendi bilim dalınızdaki insanların uluslararası alanda neler yaptıklarını araştırmanızı ve öğrenmenizi sağlar. Ne yaptıklarını, nasıl çalıştıklarını, hangi yöntemleri uyguladıklarını ve kalite standartlarının ne olduğunu öğrenirsiniz. Bu, kendi işinize uyguladığınız bir ölçüttür ve projenizdeki kusurları veya eksiklikleri keşfetmenize ve bunları gidermenize yardımcı olur. Bu tür bir eleştirel öz değerlendirme, yenilikçi bir fikir bulmanıza veya çevrenizdeki diğer bilim insanlarından gördüklerinizden daha iyi olduğunu kanıtlayacak yeni bir şeyi aşamalı olarak icat etmenize de yol açabilir. Kendi çalışmalarınızda sınırları yapıcı bir şekilde zorlamak için iç görülerinizi kullanarak yeni bilgiler yaratırsınız. Bilimsel ilerleme bu şekilde işler (Tress et al, 2006).
Sağlıksız, kendini sabote eden davranışlar ve imposter sendromu
Yukarıda tanımlanan çalışma türü, “Diğer bilim insanlarından daha kötüyüm” veya “Asla onlar kadar iyi olamayacağım” veya “Projemi asla tamamlayamayacağım” veya “Danışman tarafından her zaman eleştirilen kişi benim” gibi biraz mantıksız ve devamlı bir duygudan açıkça ayırt edilmelidir. Yaygın olarak imposter sendromu olarak bilinen bu tür bir düşünce, işinizin kalitesi hakkında tarafsız kanıtlar aramanızı engelleyen bir kaygı düzeyine neden olur. Çevrenizdekilerden daha aşağı olduğunuzun teyidini arar (Abdelaal 2020).
Kendinizi geliştirmek için diğer bilim insanlarının bulgularını kullanmıyorsunuz; bunun yerine kendi çalışmanızın kalitesinin ne kadar kötü olduğuna dair inancınıza kanıt arıyorsunuz. Kendinizi sabote edici davranışlarda bulunuyorsunuz. Bu düşünce tarzının bilimi ilerletmek için hiçbir şey yapmayacağını söylemeye gerek yok. Bilim insanlarının uluslararası alanda ürettikleri hakkında tarafsız bir şekilde bilgi edinmenizi engeller. Kendi ilerlemenizi geliştirmek için başkalarının bilgi birikimlerini kullanmak yerine, kendinizi kapatır ve geri çekilirsiniz. Bu tür davranışlar işinizin kalitesini düşürür ve sağlığınıza zarar verir.
İlerlemenin en iyi yolu: maruz kalma
Çalışmanızın ne kadar iyi olduğunu, evinizdeki ofisinizde tek başınıza otururken, laboratuvarda tek başınıza dururken ya da taslak makalenizi tek başınıza yeniden okurken veya düzenlerken asla anlayamazsınız.
Biliminizde yeterince iyi olup olmadığınızı anlamanın en iyi yolu fikirlerinizi, çalışmalarınızı ve kendinizi diğer bilim insanlarına göstermektir. Bu, günlük küçük etkileşimlerden yayınlar, posterler veya bilimsel etkinliklerde konuşmalar yoluyla çalışmalarınızın planlanmış sunumlarına kadar sayısız farklı yollarla yapılabilir.
Maruz kalma, ne üzerinde çalıştığınızı soran ve gündelik geri bildirimde bulunan bir meslektaşınızla kısa süreli kişisel karşılaşmalar şeklinde gerçekleşir veya sosyal medya aracılığıyla meslektaşlarınızın paylaşımlarınızdan birine verdiği tepkiyi takip etmenizle olur. Çalışmanızı süpervizörlerinize sunduğunuzda veya enstitünüzün yıllık doktora etkinliği sırasında maruz kalma gerçekleşir.
İşinizin bazı bölümlerini her ortaya koyduğunuzda, iş arkadaşlarınızdan geri bildirim alırsınız. Bu sadece açık sözlü ifadeler şeklinde değil, kaş kaldırma, el çırpma veya kafa sallama şeklinde de olabilir. Aldığınız her işareti kendi çalışmanızı geliştirmek için kullanabilirsiniz.
Maruz kalma tek seferlik bir olay değil, sürekli bir çabadır. Çalışmanızı doğru yönde geliştirmenize yardımcı olacak olan, genellikle aldığınız çok sayıda geri bildirim ve eleştiridir. Bu, tek bir kişinin işinize yönelik görüşüyle değil, birden fazla kaynaktan aldığınız benzer işaretlerle ilgilidir. Bunlar ciddiye alınmalıdır.
Yaptığınız işte doğru yoldaysanız, olumsuz geribildirimden çok daha fazla olumlu geribildirim alacaksınız ve bu da özgüveninizi geliştirmenize ve nihayetinde başkalarının yapıcı eleştirilerine maruz kalmaya cesaret eden ve disiplininizdeki uluslararası topluluğa yeni düşünceler ve fikirler öneren bağımsız bir bilim insanı olmanıza yardımcı olacaktır. Bu sıçramayı yaptıktan sonra, tadını çıkarabilirsiniz!
Ne kadar erken olursa o kadar iyi
Çalışmalarınızı ne kadar erken paylaşmaya başlarsanız o kadar iyi olur. Doktoranın başında, deyim yerindeyse kaybedecek hiçbir şeyiniz yoktur. Sert eleştiriler alsanız bile, erken bir öneri veya proje planı yine de temelden değiştirilebilir ve geliştirilebilir. Bu tür bir eleştiri doktora sürecinizin ortasında ya da sonuna doğru gelirse, dikkate alınması çok daha zor olacaktır. Bu aşamada daha köklü değişikliklerin uygulanması fazladan ekstra bir çaba gerektirebilir ve ek iş anlamına gelebilir.
Aynı şekilde, araştırmanızın başlangıcında iyi bir maruziyete sahip olmak çok daha önemlidir. Bu aşamada, her bir eleştiri çalışmanızın kalitesini yükseltmenize yardımcı olabilir. Aldığınız her öneri, daha özgün ve yenilikçi olmanıza yardımcı olacak yeni fikirleri tetikleyebilir. Bu şekilde doğru yolda ilerlemeye başlayabilirsiniz ve bu da tüm sürecinizi çok daha kolay hale getirecektir.
Aktif bir şekilde maruz kalma peşinde koşun ve her fırsatı değerlendirin
Çalışmalarınızın görünürlüğünü sağlamak, alanında başarılı olduğunuzdan emin olmanın en iyi yoludur. Ancak bunun öylece olmasını bekleyemezsiniz. Kariyerinizin her aşamasında, çevrenizdekilerden aktif olarak geri bildirim almalısınız. Bu da çevrenizde gerçekleşen faaliyetleri takip etmeniz ve stratejik olarak nasıl katkıda bulunabileceğinizi düşünmeniz gerektiği anlamına geliyor. Uluslararası bilim camiasında yerinizi aldığınızdan ve sesinizi duyurduğunuzdan emin olun!
Maruziyetinizi nasıl artırabileceğiniz hakkında merak ettiklerinizi ücretsiz bir şekilde erişebileceğiniz “Araştırmanızın yeterince iyi olup olmadığını anlamanın 10 yolu” başlıklı çalışma sayfasında bulabilirsiniz. Bu çalışma sayfasında, maruziyetinizi kısa sürede sıfırdan altmışa çıkarmak için kullanabileceğiniz ilham verici öneriler yer alıyor.
Bu blog yazısı Tress Academic web sitesindeki “How do you know that your research is good enough?” yazısından yararlanılarak hazırlanmıştır. İlgilenenler daha fazla bilgi için bağlantıyı ziyaret edebilirler.
