Lisansüstü Eğitim ve Özel Hayat Dengesi

Lisansüstü öğrencilerin büyük çoğunluğu heyecan verici buldukları akademik çalışmalarına yoğunlaşırken özel hayatlarını kaçırabiliyorlar. Uzun saatler çalışmak, işi eve taşımak, tatillerde ve hafta sonlarında çalışmak, sürekli olarak araştırma hakkında düşünmek… Siz de bazen bu şekilde hissedenlerden misiniz? O zaman bu blog yazısı bu durumu gözden geçirmeniz için size yardımcı bir kaynak olabilir.

Öncelikle lisansüstü süreçlerde özel hayatı kaçırma nedenlerinin neler olduğunu belirlemek bunların üzerinde çalışmak için yardımcı olabilir.

İş yükünün fazlalığı

Lisansüstü öğrencilerin iş yükü genellikle çok fazladır. İş yükünün fazlalığına tepki olarak öğrenciler özel hayatlarından kestikleri saatleri çalışma saatlerine ekleyerek daha uzun saatler çalışarak hedefledikleri işleri bitirmeye çalışmaktadırlar. Bu yaygın tepkinin sebebi de küçüklükten beri maruz kalınan önce iş, sonra eğlence şeklindeki bakış açısından kaynaklanmaktadır.

Suçlu hissetme

Lisansüstü öğrencilerin mola verdiklerinde, çalışmadıklarında, sadece normal çalışma saatlerine bağlı kaldıklarında suçlu hissettikleri görülmektedir. Bir hafta sonunu tamamen boş bırakmayı veya tatile çıkmayı düşünmeye cesaret edemezler, eğer yaparlarsa da bunun “yanlış” olduğunu ve çalışmaları gerektiğini düşünürler. Buradaki temel sorun lisansüstü eğitim süreçlerinin yalnızca günün her saati çalışarak geçirildiğinde tamamlanacağı inancıdır.

Soyutlama

Bu durum lisansüstü öğrencilerin sadece araştırmalarına odaklandıkları durumlarda söz konusudur. Lisansüstü öğrenciler projeleri, yeni çıkan makaleleri, danışmanları ile olacak bir sonraki görüşmeyi düşünmekten kendini alıkoyamaz. Düşünceler sürekli olarak aynı sorunların etrafında döner ve iş dışında, evde, eğlenilmesi gereken yerlerde bile sadece bunlar düşünülür hale gelir ve lisansüstü öğrenciler kendilerini birçok şeyden soyutlar.

İş yükü fazlalığı, suçlu hissetme, soyutlama gibi birçok problem ile baş etmek durumunda kalan lisansüstü öğrenciler özel hayatları için neden vakit ayıramıyor diye baktığımızda ise;

Araştırmaların heyecan verici olması

Lisansüstü öğrenciler çalıştıkları alanları heyecan verici bulmaları ve araştırmaları konusunda içsel motivasyonları yüksek olması sebebiyle sürekli olarak, sadece araştırmaları ile ilgilenmek isteyebilmektedirler. Bu sebeple de akademik çalışmaları özel hayatlarına tercih ederler.

Akademik çalışmaların sonunun gelmemesi

Araştırmaların sonunun olmaması, yeni biten projelerin devamında çözülecek yeni problem durumlarını doğurması, her biten makalenin ardından yeni oluşan soru işaretlerinin araştırılması için harekete geçilmesi akademik çalışmaların bir sonu olmamasının sebebidir. Bu sebeple araştırmacılar sonu olmayan bu araştırma yolculuğunda sürekli üretim yaparak özel hayatlarına vakit ayırmayı unutabilmektedirler.

Mükemmeliyetçilik

Akademik ortamların bireylerin sürekli gelişmesine alan sunması öğrencilerin yaptıkları işlerin kalitesi konusunda titiz olmalarına, çalışmalarının kusursuz olmasını istemelerine sebep olmaktadır. Lisansüstü öğrenciler çalışmalarının kusursuz ve en iyisi olmasını istemeleri sebebiyle ekstra uzun saatler çalışmakta ve özel hayatlarına zaman ayıramamaktadırlar.

Baskı

Akademik ortamlar oldukça rekabetçidir bu sebeple de baskı her yerdedir. Bunun dışında lisansüstü öğrencilerin üstlenebilecekleri iş yükü konusunda genellikle kendileri için aşırı yüksek beklentileri vardır. Bu sebeple de çalışmaları gereken saatler konusunda kendilerini baskı altında tutarlar ve genellikle başarılı olmak için çok uzun saatler çalışmanın gerektiğine dair yaygın bir inanca sahiptirler. Öğrencilerin kendi kendilerine yaptıkları bu baskının yanı sıra akran, danışman baskıları da bulunmaktadır.

Özel hayatı kaçırmanın nedenlerini belirledikten sonra, özel hayatın nasıl geri kazanılacağının yollarına bakabiliriz;

  1. Çalışmak için ayrılan zamanı takip edebilmek için zaman tutmak.
  2. Haftada kaç saat çalışmak istenildiğine ve bu saatlerin hafta içerisine nasıl dağıtılacağına karar vermek.
  3. Tartışmaya açık olmayan temel kurallar belirlemek. Bunlar hafta içerisindeki çalışma saatlerini, hafta sonlarını boş bırakmayı ve tatilleri içerebilir.
  4. Keyif alınan aktiviteleri belirlemek, böylelikle akademi dışında da sabırsızlıkla beklenecek aktivitelere yer açmak. Belirlenen aktiviteleri hafta içi veya hafta sonuna dahil etmek.
  5. Akademik çalışmalardan hemen sonra, bunlarla ilgili düşünmeyi bırakmaya neyin yardımcı olacağını keşfetmek. Akademik iş yükünden arınmak için belirli kısa zaman aralıkları ayırmak buna yardımcı olabilir.
  6. Çalışma alışkanlıklarını yeniden düşünmek. Çalışma saatleri içinde olabildiğince verimli misiniz? Hedeflerinize odaklı olarak çalışıyor musunuz? Eğer gerekliyse çalışma şeklini geliştirmek için aksiyon almak.

Özetle

Günün her saatini çalışmaya ayırmak ve özel hayatı kaçırmak lisansüstü öğrencilerin içerisinde bulunduğu bir döngüdür. Eğer iş-yaşam dengenizden memnun değilseniz, uzun saatler çalışma, çalışma dışında bir şey düşünememe gibi sorunlarla karşı karşıya kaldığınızı fark ediyorsanız, harekete geçmenin tam zamanı. 

Hem özel hayata hem de akademik çalışmalarınıza zaman ayırabilirsiniz. “Akademik bir kariyer istiyorsanız her şeyden vazgeçmelisiniz.” gibi kökü eskiye dayanan düşünme şekli doğru değildir. Aslında tam tersi olan hafta sonları ve tatilleri dinlenerek geçirme ve daha sonra akademik çalışmalara devam etme şeklinde bir düşünme şeklini benimsemek daha sürdürülebilir ve doğrudur.

Ne kadar mutlu olursanız, lisansüstü süreçleriniz de o kadar iyi geçer bu yüzden özel hayatınız için vakit ayırmayı ve iş-yaşam dengenizi önemsemeyi unutmayın!


Bu yazı Tress Academic web sitesindeki “How to get a private life and a PhD” blog yazısından yararlanılarak oluşturulmuştur.

Yorum bırakın