OECD Raporu: Akademik Araştırma Kariyerinin Güvencesizliğini Azaltmak

OECD bu raporunda, akademik araştırma kariyerlerini, kalıcı veya sürekli istihdam olasılıkları olmaksızın belirli süreli pozisyonlarda çalışan doktora sonrası araştırmacılar olarak tanımlanan “araştırma prekaryasına” odaklanarak analiz etmektedir. Rapor, araştırmacıların iyi oluşlarını arttırmayı, daha çeşitli, eşitlikçi ve kapsayıcı araştırma sistemleri geliştirmeyi, akademideki en iyi yetenekleri cezbetmeyi ve elde tutmayı ve nihayetinde bilimin kalitesini iyileştirmeyi amaçlayan politikaları ve uygulamaları tanımlar.

Bu rapor, 2019’da güvencesizliği etkileyen faktörleri, güvencesizliğin etkilerini ve güvencesizliği ele almak için alınan politika girişimlerini keşfetmek amacıyla OECD Küresel Bilgi Forum (Global Science Forum (GSF)) tarafından başlatılan projenin sonucudur. Projenin başlamasının ardından Covid-19 salgını başlamış ve projeyi ve projenin bulgularını etkilemiştir; Covid-19, akademik araştırmaların düzenlenme ve desteklenme biçimindeki ciddi kusurları ortaya çıkarmıştır.

Akademik araştırma kariyerlerinin güvencesizliği, OECD ülkelerinde ve farklı araştırma sistemlerinde yaygın bir olgudur.

Diğer birçok çalışma sektöründe olduğu gibi, Covid-19 saha ve laboratuvar çalışmalarının ve akademik işe alım süreçlerinin iptal edilmesi ya da ertelenmesine katkı sağlayarak araştırma prekaryasının durumunun daha da kötüleşmesine neden olmuştur. Birçok işletmenin araştırmaya yatırımlarını azalttığına dair kanıtlar ortaya çıkmış ve bu nedenle akademi dışındaki kariyer seçeneklerin de azaldığı görülmüştür. Aslında Covid-19 sadece önceden var olan bir sorunu kötüleştirdi fakat araştırma kariyerlerinin güvencesizliği, pandemi bittiğinde zamanla ortadan kalkacak geçici bir problem değil. Bu sorun, pandemiden önce zaten birçok ülkede bir kamuoyu tartışması konusu ve büyük bir endişe haline gelmişti.

Birçok doktora sahibi, kendilerini akademide geçici ve genellikle kısa vadeli veya istenmeyen yarı zamanlı sözleşmeler üzerine kurulu uzun bir doktora sonrası çalışmanın içinde bulur. Kariyerlerinin daha başında olan araştırmacıların yaşadığı güvencesizlik, onların iyilik oluşları üzerinde zararlı etkiler yaratmaktadır. Bunun sebebi de yüksek düzeydeki rekabetin kaba ve sert çalışma koşulları oluşturması. Müsait hale gelen birkaç güvenceli akademik pozisyon için ise seçim prosedürleri genellikle açık veya şeffaf değil. Araştırmacı iş gücünün bir bütün olarak çeşitliliği hakkında endişeler ve yalnızca ayrıcalıklı geçmişe sahip olanların uzun süreli güvencesizliğe gücü yetebileceğine dair bir algı var.

Nihayetinde bilimin kalitesi, riskten kaçınmanın yeni araştırmaları engellediği ve aşırı rekabet karşısında araştırma bütünlüğü ve titizliğinin giderek azalan bir öneme sahip olduğu “yayınla ya da yok ol” kültürü tarafından tehlikeye atılmakta.

OECD’nin bu raporu, bu zorlukları ve bunların farklı ülkelerde nasıl algılandıklarını ve ele alındıklarını araştırıyor. Raporun odak noktası yukarıda da belirtildiği gibi araştırma prekaryasıdır.

Rapor aşağıdaki ifadeler için dokuz genel politika tavsiyesi sunmaktadır:

  1. Çalışma koşullarını iyileştirmek ve doktora sonrası araştırmacılar için daha şeffaf, öngörülebilir ve esnek kariyer olanakları sunmak;
  2. Doktora sonrası eğitim sırasında kapsamlı mesleki gelişim sunmak;
  3. Mevcut önyargıları ve zorlukları tanımlayıp ele alarak araştırma kariyerlerinde eşit fırsatları, çeşitliliği ve katılımı teşvik etmek;
  4. Araştırma değerlendirmesi ve fonlaması ile insan kaynakları yönetimi politikası hedefleri arasında daha iyi bağlantılar kurmak;
  5. Araştırmada insan kaynakları yönetimine ilişkin kurumsal uygulamaları geliştirmek;
  6. Araştırmacıların sektörler arası hareketliliğini teşvik etmek;
  7. Araştırmacıların uluslararası hareketliliğini desteklemek;
  8. Araştırma kariyerlerine ilişkin kanıt tabanını geliştirmek ve
  9. İlgili tüm paydaşları araştırma kariyerlerinin yönetimine ve koordinasyonuna dahil etmek ve uyumlu, sistematik eylem sağlamak.

Yorum bırakın